24 Şubat 2013 Pazar

Merhem


Geçenlerde aklıma geldi. Küçükken oram buram yara bere içinde kaldığında, annem hemen bir merhem sürerdi. Merhem sürmeden  önce de  bi güzel söylenirdi bana. Niye düştün evladım diye. Sonra o merhemi sürerken tenime dokunması ile o küçücük yüreğim sevgi ile dolardı. Merhem merhamet demekti benim için. Türk dil kurumunun sözlüğüne baktığımda merhemin açıklaması şöyle: Deriye sürülerek kullanılan, içinde birçok etkili madde bulunan, yumuşak koyu kıvamda, yağlı veya yağsız ilaç.
Bir de küçükken hep merak ederdim, kelimenin nasıl yazıldığını, merhem mi, melhem mi diye.
Nereden geldim ben bu konuya? Günümüzde farkettiğim şey insanların, genelde büyük tıkanmalarını hep duygusal ilişkilerde yaşadıkları. Ben de dahil. Bunda hızlı bir tüketim furyasında olmamızın da etkisi elbette cok büyük. Özellikle burada cevaplanması gereken önemli sorular var. Bunları es geçiyoruz bazen. Nasıl bir kadın ya da erkek ile beraber olmak istiyoruz? Nasıl bir ilişki istiyoruz? Bir ilişkide önceliklerimiz nelerdir? Tüm bunların net olması gerekiyor. Dürüst olmak gerekirse,ben çalışıyorum kendi üzerimde.Yaşam koçu olarak da uzmanlık alanım ilişkiler olduğundan önce kendime koçluk yapıyorum.
Burada sorulması gereken en önemli sorulardan biri de geçmiş ilişkilerimizle  barışıp barışmadığımız. Bu ne anlama geliyor, açıklayayım hemen. Hepimizin geçmişimizden getirdiği bir takım korkularımız, travmatik olaylarımız elbette var. Bunları kabullenip özümseyebildik mi içimizde? Geriden gelen her korku yeni biri ile tanıştığınızda, yeni bir ilişkiye başladığınızda ilk anda olmasa bile bir süre sonra bir set olarak önünüze dikilecek ve hareket serbestliğinizi kısıtlayacaktır. Aynı durum karşı taraf için de geçerlidir.Hepimizin  korkularımızdan oluşan bu çöpleri birbirimizin önüne bıraktığımızı düşünsenize, çöp yığınlarından kimse birbirini göremez olur.
Buradaki bir yanlış düşünce de yukarıda girizgahını yaptığım merhem ile ilgili. Hani deriz ya merhem oldu bana diye. Duygusal ilişkilerde yapılan en büyük hatalardan biri de karşı tarafın bize merhem olacağını, bizim korkularımızı sarıp sarmayalacağını, bize merhamet göstereceğini beklemek ya da düşünmek değil mi? Hadi arkadaşlar dürüstçe düşünün, hangimiz yapmadık bunu ya da yapıyoruz belki hala.
Diyeceğim o ki; o korkularınızı önce sizler sahiplenin, başkasından sahiplenmesini ve size merhem olmasını beklemeyin. En büyük merhem, sizin kendize göstereceğiniz Merhamettir.

 

Hiç yorum yok: