Yatılı okuyan biri olarak düşündüklerimi sizlerle paylaşmak
istiyorum.
Yatılı hikayemiz 11 yaşında başladı bizim. Kısacık kesilmiş
saçlarımızla 20 kişilik bir koğuşta şaşkın şaşkın etrafa bakıyorduk.Gri dolaplarımıza
annelerimiz eşyalarımızı yerleştirirken, dümdüz serilmiş pikelerimizin üstünde
oturup birbirimize; sen kız mısın erkek misin diye sorardık. Cinsiyetsiz
sanırdık sanırım kendimizi. Kızım, ya sen derdik. Karşımızdaki ben de derdi. O ‘’de’’
ekinin ileride nasıl güzel paylaşımlara yol açacağını bilmeden sessizce
sallardık başımızı.
Annemle babam beni okulun kapısından ilk soktuklarında,
bahçedeki tören çoktan başlamıştı. Müdür odasında oturup törenin bitmesini
bekliyorduk. O kadar heyecanlıydım ki küçük bir şehirden gelmiş biri olarak İstanbul
gibi kocaman bir şehirde bir okula başlamak düşüncesi sürekli midemde dolaşıp
duruyordu. O velet halimle sanırım kendimi bir İngiliz prenses okulunda zannettiğimdendir ki annemlere burada yemekleri çatal bıçakla mı yiyorlar
diye sormuştum. Ben bıçak kullanmasını bilmiyordum ki. Ah ne büyük eksiklik
gelmişti o zaman bu benim gözüme. Sanki kasaba ve şehir farkı burada idi.
Kasabada bıçak kullanılmaz.Tüm İstanbul, bir asilzade edası ile bıçak kullanarak yemeklerini kuş lokmaları şeklinde
yiyordu sanki.
Sonra yatakhaneye geçtik. Bir sürü ebeveyn dolaşıyordu
etrafta.Temiz çarşaflar beyaz pikeler uçuşuyordu her yerde. İsimlerimizin baş
harfleri işlenmişti nevresimlerin bir köşesine, karışmasın başkası ile diye. Annelerin;
bak gömleğin şurada, diş fırçan burada diye başlayan tembihleri duyuluyordu. Bizler
ise şaşkın bir o kadar meraklı etrafa bakan veletler'dik sadece.
Sonra, belletmen dediğimiz yatakhane hocalarımız geldi. Kuralları
anlatmaya başladılar. Şu saatte kahvaltı,yemek ve etüt saatleri diye. Okuldan
dışarı çıkmak yasak, ablalarınızla beraber bizden izin alarak izin kağıdı
doldurarak çıkabilirsiniz dediler.
11 yaşında böylece başladı hikayemiz.
Yatılı okumanın kolaylıklarından biri kitabınızı ya da
defterinizi unuttuğunuzda hemen yatakhaneye çıkıp alabilirdiniz. Hasta iseniz
yine hemen yatakhaneye çıkıp dinlenirdiniz.
En güzeli ise; 20 velet aynı odada uyursunuz. Etütlerde hep
berabersinizdir. Kocaman bir oyun grubunuz vardır. 20 farklı kardeşiniz var
gibi düşünün. Paylaşmayı öğrenirsiniz yatılıda. Korumayı ve kollamayı da. Birbirinizin
gözü önünde büyürsünüz. İlk regl , ilk sigara ve alkol deneyiminizde, ilk
erkek arkadaşınız olduğunda hep anlatacak birileri vardır etrafınızda.Ebeveynleriniz
her an yanınızda olamasa da
arkadaşlarınız çoktur.Tüm kıyafetler ortaktır.Tabii yiyecekler de.Her şey ortak
paylaşıma açıktır.
O kadar çok şey öğretir ki yatılılık, 20 sene sonra yolda
yatılı bir arkadaşınızı gördüğünüzde gözlerinizin parlaması ondandır.Çünkü
sizin gördüğünüz 35-40 ' larında bir kadın değil;11 yaşında sen kız mısın erkek
misin diye soran velet'tir.
Var mı sizin böyle dostlarınız, kaldığı yerden hiçbir şey
olmamış gibi devam eden paylaşımlarınız?
Varsa çok şanslısınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder