Ufacıktım yatılı okula başladığımda. Annemle babam beni
okulda bıraktıklarında koca dünyada yapayalnız hissetmiştim kendimi.O kadar çok
ağlarmısım ki beni terk edip gittiklerinde, bir gün hademe Fatma Teyzemiz
annemleri arayıp bu kızı okuldan alın, dayanamıyor çok ağlıyor demiş.
Yıllar sonra bir danışan olarak koltukta oturduğumda karşımdaki
uzman, özel hayatımla ilgili ilişkilerden bahsettiğimde bana aynen şöyle
demişti: Bilinçaltında tüm erkeklerin seni bırakıp gideceğine inanıyorsun, bu
yüzden ya terk ediyorsun onlar seni terk etmeden kendini güvenceye alıyorsun ya
da ilişkiyi öyle bir çıkmaza getiriyorsun ki kendini terk ettiriyorsun. Hadi
buradan yak bakalım demiştim kendime.
Deli miyim ben neden kendimi terk ettireyim, durup
ilişkilerime baktığımda bir arıza vardı evet. Niye böyle adamları çekiyordum ki
hayatıma derdim neydi. 11 yaşımda şartlarım farklıydı. Zihnim kısmen de olsa
kabul ediyor bugün o günün şartlarını ama o küçük Nesli sanırım hala affedemedi
ebeveynlerini.
El kadar masum çocuğu o kadar uzakta niye yatılı okutur ki
insan. Bu kız okusun adam olsun, zorunluluktan dolayı güçlü olsun diye mi.
Spiritüel ve astrolojik kaynaklara bakıldığında doğduğum yıl
vs itibarı ile eski hayatımda savaşçı biriymişim. Yalnızlığı bundan seviyorum
sanırım.
Tek başına savaşan, sürekli etrafını kollayan o ilkel şartlarda
önce canını düşünen biri. Günümüz şartlarında da canım çok tatlıdır onu da
söylemeliyim. Savaşçı ruhun getirdiği şey ilişkiler tabi. Normal toplumda
yaşamayınca ruhum, bu zamana ilişkileri geliştirmek ve başkalarına yardımcı
olmak onların içindeki potansiyeli ve gücü çıkarmak için yardım etmeye
gelmişim.
Koçluk bunun ilk adımı sanki.
İlişkiler benim bu ahiri dünyada sınavım anlayacağınız.
İnsana yaşadığı şey normal gelir ya bir gün bir astrolog arkadaşımla hayat
hikayemi konuşurken o fark etmemi sağlamıştı, şöyle demişti: Farkında mısın
Nesligül aslında okul ve iş hayatın ne kadar düzgün ve iyi gitmiş, çoğu insan
bunun için deli mücadele veriyor. Oysaki ben bunu belki biraz travmatik ama
düzgün atlamıştım. O güne kadar ben yaşadıklarımı çok normal herkes böyle
yaşıyor sanıyordum.
Her neyse gelelim terk edilme mevzu una. İletişimi öğrenmem
biraz zaman aldı özellikle yüz yüze olanı..Yazmayı bu yüzden seviyorum galiba
daha kolay geliyor.
En trajikomik özelde terk edilme hikayem şöyle. Bir arkadaşım
vasıtası ile tanıştık ve hopp karsı taraf aşık oldu.Ben de bu ilgi karşısında
seyirci kalamadım. Bir o kadar düşünceli ilgili ve romantik bir adam. Okumuş
tahsilli yani. Prenses olmak harika idi. Hiç kimse benim için şiirler,
dörtlükler yazmamıştı o güne kadar. Mest olmuştum. İlk bir ay alışma süresi
süper geçti.Sonra ayaklar yere basmaya başlayınca ben hep bağımlısı olduğum
ilgiyi daha fazla talep eder hale geldim. Huysuz ufak bir kız çocuğuna
dönmüştüm.Karşı tarafında ailevi problemleri olduğu su yüzeyine cıktı. Hafif
uzaklaşmalar başlamıştı, o sırada iş nedeni ile yurt dışı seyahatine çıktım. Sabah
gelen mesajlar gelmemeye ve az aranmaya başlamıştım. Dönüşte elimde hediyeler falan
aranmayı bekledim tık yok. Aradığımda bir hafta süre isteyip sonrasında
kestirip atan ve yapamayacağını söyleyen bir ses vardı karşımda. Yüz yüze
konuşalım demişti. Ama kararımdan vazgeçmem demişti. Her
neyse yüz yüze konuşmaya cesaretim yoktu. Aslında o telefon konuşmasında
fark ettiğim ve beynime kazınan şey kararım değişmez lafı idi. Hiç esneklik yoktu
hayatının hiç bir yerinde. Her şey siyah ve beyazdı onun için. Oysaki griler
çoktu hayatta. İnsanlar değişir gelişir.
Bu katı tutum rahatsız etmişti beni, sanırım o noktada adamın benim için doğru
olmadığını idrak etmiştim. Bir şekilde birbirimizin ihtiyaçlarını gidermek için
kafamızdaki idealize ilişkileri yaşamaya çalışmış ama gerçekler su yüzeyine
çıkınca yapamayacağımızı anlamıştık.
Bu adamın benim hayatımdaki görevi sanırım bana ilişkiler
konusunda ayna tutması idi.O güne kadar gayet başarılı görünen okul ve iş
hayatımın yanı sıra ilişkiler konusunda kendimi başarısız hissediyordum.Bu
gerçeği kabullenmeyi ve kendimi geliştirmek için ilk adımı atmamı sağladı.
Hayata binlerce teşekkürler.
1 yorum:
Yorum Gönder