11 Kasım 2013 Pazartesi

Yolculuk ve Teslimiyet

Bir hastane odasının sessiz çığlığında koridorda dolanıyordum.Hastamız 3 kişilik odada yatağında usulca uyumakta idi. Ara ara hırıltıları duyuluyordu.Odada kalacak yer olmadığından  gecenin kör karanlığında koridorda volta atıyordum. Benim gibi vakit geçirmeye çalışan refakatçilerle uykulu gözlerimiz denk geldiğinde ara ara selamlaşıyorduk.Koridorda bulduğum tekerlekli sandalyeye oturdum.Sandalyeyi yavaşça kalorifer peteğine doğru yaklaştırdım. Kafamı yastık niyetine peteğe koydum.Uykunun amansız savaşına bir an için yenildim.Ve yolculuğum başladı.
Yumuşacık bir ses duydum önce.Teslim ol dedi kulağıma.Önce sakin sonra beni silkelemek istercesine TESLİM Ol diye bağırdı. Açtım gözlerimi. Önce ovaladım doğru mu görüyorum diye baktım karşımdakine. Ses ile gördüğüm görüntü birbiri ile uyuşmuyordu sanki. Karşımda beyaz bir elbise giymiş  altı yaşlarındaki Ben duruyordu. 30 larındaki ben, altı yaşımdaki halime bakakaldım. Öyle şaşkın öyle dili tutulmuş bir şekilde. Neredeyim ne yapıyorum diye zihnimi gereksizce yoklamaya başladım.Ben bu saniyelik sorunlarla zihnimi meşgul ederken o yaklaştı ve önce öptü beni yanaklarımdan sonra hop diye kucağıma oturdu.
Nasılsın diye sordu. Yavaş yavaş kendimi toparlayıp sorularını cevaplamaya başladım.İyiyim sen nasılsın dedim.İyiyim dedi canım sıkkındı biraz ama geçti şimdi dedi.
-Ne oldu diye sordum.
-Dün yan bahçedeki kocaman dut  ağacına tırmandım, sonra inemedim ,annem de kızdı bana çok. Geldi beni indirdi dedi.
-Gülümsedim, hafifçe o an’ı 30larımdaki halimle tekrar hatırladım.Ne kadar korkmuştum ağaçtan inemeyince.
Muzip afacan gözleri ile bana dönerek büyümek nasıl dedi, 30' larına geldiğinde hayallerimizi gerçekleştirdin mi dedi.
-Önüme baktım, neydi ki hayallerim hatırlamaya çalıştım. Hatırlayamadığımı görünce sözü aldı yeniden, hani büyük adam olacaktın, iyi paralar kazanacaktın,okuyacaktın dedi.Yaptın mı bunları.
-Bir kısmını dedim,
-Mutlu musun peki dedi ? Onca zaman geçmiş ?
-Fena değilim dedim.
-Fena ne demek ben o kelimeyi henüz öğrenmedim dedi, küçücük kollarını boynuma doladı.
-Bazen iyiyim bazen kötüyüm dedim.
-İyi olmak için ne yapıyorsun dedi ?
-Durdum ne yapıyordum hakikaten dedim kendi kendime, kendimle uğraşıyorum dedim, kendimi tanımak ve geliştirmek için.
-Neden dedi? Neden uğraşıyorsun ki, bıraksana dedi.Olduğun gibi olsan olmuyor mu dedi? Büyümek böyle bir şey mi dedi?
-Sustum, onun  uykusu gelmeye başladı,hafifçe esnedi kucağıma doğru yerleşmeye başladı.Uykuya geçerken yavaşça; biz teslimiyet oyunu oynayacağız arkadaşlarla dedi.Biraz uyuyım sonra yanlarına gidicim, ufak halka oluyoruz, ortada bir ebe var, gözleri bağlı, halkada dokunduğu kişiyi tanımaya çalışıyor, bilirse ebe olan  taraf, teslim ol diye bağırıyor ve ebe olarak ortaya geçiyor dedi.Ve kapattı gözlerini.Yüzünde tatlı bir tebessümle uykunun ağırlığına bırakıverdi kendini.
Hafifçe kırpıştırdım gözlerimi, boynum tutulmuştu biraz, ama peteğin sıcaklığı iyi gelmişti koridorun serin havasında. Yavaşça doğruldum, ayağa kalktım, ses çıkarmadan odaya döndüm, hastam uyuyordu, yerime döndüm sandalyeye oturdum.
Rüyamı hatırladım gülümseyerek; sadece iki kelime vardı dudaklarımda: TESLİM OL.

Hayata teslim ol dedim kendime, güven dedim.Sonra uykuma kaldığı yerden devam ettim.

Dip not: Sevgili K.ya bu yazıyı yazmama vesile olduğu için teşekkürler.