11 Aralık 2018 Salı

Sahi kuşlar da cennete gider mi?


Minik kuşumuz Şapşiğimiz;
Avm'den seni alıp eve getirdiğimizde tarih 1 aralık Cumartesi 2018 idi.Özgün, sürprizimiz olan sana bayılmıştı.Tüm kafesin içine, satıcı elini soktuğunda tek hareket etmeyen sendin.Belliydi belki de hasta olduğun, satıcı her ne kadar tersini söylese de.Biz şapşikliğine vermiştik bu durumu.Gelmeden evimize, yerin yurdun adın hazırdı hep.
Eve getirdiğimizde sessizdin uzun bir süre.İlk gün yeme de suya da dokunmadın, biz de sana, ürkütmek istemedik.Tv'nin sesi kısıldı.Odaların kapıları kapandı, sen üşüme diye.
Kaldığın odada geceleri hafif ışık açıldı, yabancı hissetme kendini diye.
Sonra ertesi gün kafesini açtık, hiç dışarı çıkmadın, ya hasta idin ya da uçmayı bilmiyor bu dedik.Hani satıcı 2 aylık bebek olduğunu söylemişti ya .
Sen kaçtın kafeste, ben korktum, sonra Aygün seni ufak ufak alıştırdı, sonra kuş sesi dinlettik sana, depresyona girme diye.Sonra, içgüdüsel kalbimin üstüne koydum seni ,sıcaklık iyi gelir diye.
Sonra alıştın, kalbimize, avcumuza, sevgimize, tenimize.
Cici kuş dediğimizde tepki verdin, o ufacık odada birleştirdin hepimizi, gelecek planlarına dahil oldun, koca bir aile olduk, sevmeyi,karşılıksız sevmeyi yeniden hatırlattın bize.
O 40 gramlık bedeninde taşıdığın o minicik kalbin var ya , en büyük sevgiyi gösterdi bize.
Biz farketmedik ya da inanmak istemedik belki, hastaymışsın meğer, son günlerini bizimle sevgi içinde geçirmek istemişsin.
Gecenin on birinde veterinere korkarak gittiğimizde;söylediğimiz ilk şey biz acile insan getirdik hep, hayvan değil demiştik.
Veteriner de ne insan ne hayvan getirmeye gerek duymayın dedi.
Orada hafif canlandın, eve geldiğimizde can çekişmeye başladın, bizim gözlerimizden yaşlar boşalırken, senden nefes eksiliyordu, bekledik bekledik,içten içe suçladık kendimizi,
Ama biliyorum bazen gitmek gerekir, anlamazsın sebebini, ama gitmek gerekir,sen de gittin yavaşça.
Sahi kuşlar da cennete gider mi?
Gecenin ikisinde Aygün evin bahçesine gömdü seni, dayanamadı,bekleyemedi sabahı.
Ah be şapşiğim kısa da olsa iyi ki geldin hayatımıza , misafir oldun gönlümüze, gittiğin yerde sağlıklı mutlu haykırışların muabbetlerin olsun.
Seni seviyoruz.
11.12.2018 Salı sabahı.



23 Temmuz 2018 Pazartesi

Yargılar

Kısa bir hikaye:
..............................
Zamanında beni anlasın diye spesifik bir konu hakkında anlattığım duygularımı, almış cebine koymuş, aynen böyle dedi.O dediklerini aldım cebime koydum dedi.
Yani şunu dedi: Ben seni anlamaya çalışmadım, konuya duygusal tepkisel yaklaştım o yüzden dediklerini kalbime değil cebime koydum ki günün birinde biriktirip bozukluk gibi üstüne saçayım.
Saçtı da, yalnız saçtığı yerler zihnim değil kalbim oldu.Kalbim paramparça oldu, aklım karıştı, sorgular oldum.Bi durdum, sahi ne yapıyordum ben , mutlu muydum ben ? Ne istiyordum ne bekliyordum, soruların ardı arkası kesilmedi, cevap aradım ama bulamadım, bir işaret bekledim gökyüzünden, Tanrı'dan , göremedim, duyamadım, bilemedim.
Sahi neydi bizi yola çıkaran niyetlerimiz, şimdi neredeydik, ne yapıyorduk,
Bence en zoru, olanı olduğu hali ile kabullenmek.
Sıkıştığımız durumlarda şu soru önemli, istiyor muyuz,
Yakın bir arkadaşım darlandığım konu ile ilgili şartlar çerçevesinde çözüm önerirken mecburen kelimesini kullandı.Durdum düşündüm.
Niye mecburum dedim, bu hayat benim değil mi, istemediğim şeylerde neden mış gibi yapayım, benim değer yargılarım yok mu hayatta kalmamı sağlayan,
Başkalarının korku ve önyargılarından kapana kısılmış gibi hissediyorum bazen, sanki ben bir kuş um, kafese kapatmışlar da soluğumu kesmişler gibi,
Nefessiz kaldım sanki.




19 Temmuz 2018 Perşembe

Hayat


Hayat çok kıymetli bir hediye.Çok duyduk bu lafı değil mi? Kendi dertlerimizle boğuşurken kimi zaman ufak kimi zaman büyük dertler, bazen pireyi deve yaptığımız zamanlar, dudağımızı büküp hafif bir gülümseme ile bakmışızdır bunu diyene.Nasıl hediye ama ?
Hediye gerçekten, kıymetli doyasıya yaşamamız gereken.40 lı yaşların getirdiği bir farkındalık bu, Polyannacılıktan farklı bir durum.Polyannacılık içten gelmiyor bana, bir nevi aldatıyorsun sanki kendini.Bu bahsettiğim durum aslında gerçeği kabullenmek ve şükretmek ile ilgili.
En çok da sevdiklerimizi kaybedince ya da hastalanınca farkediyoruz.
Oysaki yaşanan güzel anlarda da bir oh çekip şükretsek evrenin Tanrının bize bahşetiklerine, ne güzel olurdu değil mi?
Kabullenmek hayatı, olduğu gibi kabullenmek , en zorlandığımız şeylerden biri de bu.Neden bu benim başıma geldi, neden bana haksızlık yapılıyor sorularının ardı arkası kesilmez.
Bir ayna tutalım kendimize,farkedelim , farketmeye çalışalım, en çok hassas olduğumuz konular neler , bu konularda neden çok hassasız,altında geçmişten gelen travmatik bir şey olabilir mi, var ise biz bununla yüzleşir miyiz, cesaretimiz var mı içimize kendimize bir adım atmaya ,
Adım atın sorun , KORKMAYIN sakın,içinizde yavaş yavaş akar o sorular, varsın zihninizde tam karşılığı olmasın ,süreç bir düğmeye basınca işliyor zati, sonra benzer durumda verdiğiniz tepkiye tekrar bakın ,oradaki gerçekten siz misiniz, yoksa geçmişten gelen travmatik duygunuz mu acaba?Farkettiniz mi, oh miss, şimdi derin nefes, arkanıza yaslanın, açılsın zihnin duvarları, kalbiniz ruhunuz zihniniz rahatlasın,
Ha bu süreçlerin sonu yok, bir dostum ee ben farkediyorum noldu değişen bişi yok der hep.Aslında değişen çok şey var ama o sizin olmasını istediğiniz ya da baktığınız yönde değil belki de.
Kendimden yaşanmış bir örnek vereyim.Babamı kaybettiğimde bir uzmandan uzun süreli destek aldım.O destek aldığım sırada benim zihnimdeki niyetim hayatımda babam ile ilişkimi temize çekersem bilinç ve bilinçaltında, bunun ödülü, karşıma anlaşabileceğim bir hayat arkadaşını çekmekti.
1 yıla yakın bir süre çalıştık, çalışmalar sırasında niyetime uzaktan bile yaklaşamadım kendi zaman algımda başarılı olmadım.Bu durumda bu derin çalışmalar boşa mı gitti sizce.
Yok aksine , ben tek bir noktaya fokuslandığım için, içimde çevremde yeşeren güzellikleri es geçmişim, şimdi geri dönüp bakınca görüyorum ki babam öldükten sonra ertelediğim tüm kararları hızlıca alıp uygulamaya geçip kendimi çok mutlu etmişim, hafiflemişim her anlamda aslında.
Evet o dönem hayatımda biri yoktu , ondan uzun süre sonra girdi, iyiki geçmiş zaman böyle, diyorum ya bazen herşeyi algılayamayız, bilemeyiz,varsın işlesin zaman aksın hayat, hepsi bizim için bir hediye ve hayrımıza .