23 Temmuz 2018 Pazartesi

Yargılar

Kısa bir hikaye:
..............................
Zamanında beni anlasın diye spesifik bir konu hakkında anlattığım duygularımı, almış cebine koymuş, aynen böyle dedi.O dediklerini aldım cebime koydum dedi.
Yani şunu dedi: Ben seni anlamaya çalışmadım, konuya duygusal tepkisel yaklaştım o yüzden dediklerini kalbime değil cebime koydum ki günün birinde biriktirip bozukluk gibi üstüne saçayım.
Saçtı da, yalnız saçtığı yerler zihnim değil kalbim oldu.Kalbim paramparça oldu, aklım karıştı, sorgular oldum.Bi durdum, sahi ne yapıyordum ben , mutlu muydum ben ? Ne istiyordum ne bekliyordum, soruların ardı arkası kesilmedi, cevap aradım ama bulamadım, bir işaret bekledim gökyüzünden, Tanrı'dan , göremedim, duyamadım, bilemedim.
Sahi neydi bizi yola çıkaran niyetlerimiz, şimdi neredeydik, ne yapıyorduk,
Bence en zoru, olanı olduğu hali ile kabullenmek.
Sıkıştığımız durumlarda şu soru önemli, istiyor muyuz,
Yakın bir arkadaşım darlandığım konu ile ilgili şartlar çerçevesinde çözüm önerirken mecburen kelimesini kullandı.Durdum düşündüm.
Niye mecburum dedim, bu hayat benim değil mi, istemediğim şeylerde neden mış gibi yapayım, benim değer yargılarım yok mu hayatta kalmamı sağlayan,
Başkalarının korku ve önyargılarından kapana kısılmış gibi hissediyorum bazen, sanki ben bir kuş um, kafese kapatmışlar da soluğumu kesmişler gibi,
Nefessiz kaldım sanki.




Hiç yorum yok: